Duygusal yeme diye de adlandırdığımız duygu durum değişiklikleri nedeniyle yeme davranışı klinikte çok sıklıkla karşılaştığımız vakalar arasındadır. Bu tip yeme davranışının, normal öğünlerin haricinde tokluk hissi yaşansa dahi atıştırmalıklar ve abur-cuburlarla duygusal açlığı giderme çabasından ileri geldiğini gözlemlemekteyiz.
Karşılaştığımız vakalarda genellikle mutsuzluk, yalnızlık, öfke, endişe gibi olumsuz duygularla baş etme amacıyla yiyeceğe yönelme, o duygunun yarattığı olumsuz etkiden kurtulma isteğiyle özellikle karbonhidratlı gıdalara örneğin tatlı, çikolata, hamurlu yiyeceklere aşırı istek göze çarpmaktadır. Bu tip yiyecekler gerçekten de geçici bir süreliğine etkili bir teselli aracı olabilir ancak olumsuz duyguların ortaya çıkmasına neden olan sorunun kendisi halen çözülmemiş halde durmaktadır. Aslına bakılırsa yeni bir sorun da ortaya çıkmıştır, bu da duygusal yemeyle oluşan pişmanlık hissi ve suçluluk düşüncesi. Bu da kişileri kısırdöngüye sürükler ve hızlı kilo artışı kaçınılmaz hale gelir.
Bilimsel çalışmalar da bize gösteriyor ki, depresif ruh halinin karbonhidrata karşı aşırı istekle yüksek oranda bağlantısı var ve özellikle mevsim geçişlerinde görülen mevsimsel depresyon, kadınlarda regl öncesi sendromu tatlı, çikolata, hamurişi gibi karbonhidratlı gıdalara ilginin artmasıyla sonuçlanmaktadır. Beyindeki seratonin aktivasyonunun artırılmasına yönelik davranışsal ve gerekirse ilaç tedavileri bu tip yeme isteğini normale döndürmektedir. Davranışsal yöntemler arasında da olumsuz duygularla baş etmeyi öğrenme, sorunlardan kaçınma yerine çözüme odaklanma, dengeli beslenme ve egzersiz yer almaktadır.